15 Nisan 2012 Pazar

Yoruldum...

Yoruldum evet...
Her taşı kendim kaldırmaktan, her engeli kendim aşmaktan yoruldum...
Herkesi dengede tutmaktan ve her defasında da kendim yere düşmekten yoruldum.
Haksızlıklara direnmekten, her defasında kendimi savunmak zorunda hissetmekten yoruldum..
Hatalarıyla sevmekten, hatalarımla sevilmemekten yoruldum.
En değerlim dediğinde bunu anlamamasından, tekrar tekrar anlatmaktan yoruldum...
Onu sevmekten,kendimi sevdirmekten yoruldum...
Kendimi savunurken ezilmekten, anlaşılamamaktan yoruldum.
Hayatı omuzlamaktan istediğimi dilediğim gibi söyleyememekten yoruldum..

10 Nisan 2012 Salı

Çaycuma'da Umutlar Tükendi...




Geçtiğimiz haftanın son gününü acılı bir olayla kapattı Türkiye. Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinden gelen üzücü haberle ateş düştü yüreğimize.Kayıp 15 vatandaşımızın üzüntüsü ve yakınlarının umut dolu bekleyişleri gösterildi bütün kanallarda.Günler geçmesine rağmen sadece 1 kayıp vatandaşımızı veren Filyos Çayında aramalar halen devam ediyor. Ben de bir Çaycumalı olarak üzüntümü buraya yazmak istedim.Orada olmayan, oranın havasını solumayan bilemez belki de. O köprünün üzerinden geçmek cesaret işiydi zaten. Çocukluğumdan beri köprüden geçerken annemin elimi sımsıkı tutması ve gözlerimi kapalı tutarak köprüden geçirmesi canlanıyor birden hafızamda...

Yeni bir haber alırım diye her saat başı yapılan telefon görüşmeleri, sürekli takip edilen haber bültenleriyle geçiyor günüm... Ama maalesef ne yeni bir şey ne de kayıp 14 kişiden bir haber var.Kayıpların yakınları gece gündüz demeden Çayın etrafında kendi çabalarıyla aramalar yapıyor ve saatler ilerledikçe kahrolan görüntüleri bütün haber kanallarında insanlık dramı diye gösteriliyor. Evet, Çaycuma'da yaşan köprü faciası büyük bir insanlık dramı. Belki de büyük bir ihmalin sonucu. Ama ben şimdi bu ihmallere değinmeyeceğim çünkü benim için önemli olan kayıp 14 vatandaşımız. Artık ne yaparsanız yapın geri gelemeyecek olan 14 kaybımız... O yüzden şimdi kimse çıkıp şu yüzden bu yüzden oldu demesin. Çünkü giden gitti artık.Şimdi tek dileğim kayıpların bir an önce bulunması.Diyecek fazla bir şey yok maalesef. Kalemin tükendiği anlardan biri daha işte...


Allah mekanlarını cennet, yakınlarına sabır eylesin...

9 Nisan 2012 Pazartesi

DUR, KORKMA! O SADECE “EVLİLİK”

Çocukluk dönemlerinden başlayarak evlilik hayalleri kuran, gelinliğin her bir ayrıntısını hayal eden kadınlar artık evlilikten korkuyor. Balo salonlarında düşünülen düğünler, peri kızları gibi olma hayalleri, ilk dans müziği artık hayalden çok kâbusa dönüştü.

Dikkat!!! Evlilik Fobisi

Önceleri hayalleri süsleyen evlilik şimdilerde sadece korku yaratıyor. Evlenmekten ve aynı evde yaşamaktan korkan kadında evlilik fobisi başlıyor. Pek çok sebebi olan evlilik fobisinin temelinde; boşanma, ihanet, şiddet ve ikinci bir kişinin sorumluluğundan kaçma durumları yatıyor. Evlilik fobisi olan kadınların bilinçaltında genel olarak yatan düşünceleri şöyle ifade edebiliriz;

Boşanacaksam Niye Evleneyim Ki?

Evlilik fobisinin en önemli nedenlerinden biri olan “Boşanma Fobisi”, kadınların evlilikten korkmasına ve uzaklaşmasına neden oluyor. Gelişen dünyamızda her şeyin bir sonunun olduğunu düşünen kadın evliliğin de boşanmayla sonuçlanacağını düşünüyor. Çevre ve aile baskısına maruz kalmaktan korkan kadın evlilik kurumundan uzaklaşıyor.

Ekonomik Özgürlüğüm Var Zaten. Neden Birine İhtiyaç Duyayım Ki?

Evlilikten uzaklaştıran temel etkenlerden biri olan ekonomik özgürlük de kadınları evlilikten uzaklaştırıyor. Ekonomik özgürlüğü olan kadınlar daha çok yalnız yaşamaktan yana. Eskiden kendilerine destek olacak birini arayan kadınlar şimdi ekonomik özgürlükle birlikte kendi başlarına yaşamayı öğrendi. Bu sebeple de yalnızlığa alışan kadın evde iki kişi yaşamaktan korkuyor. Bu da evlilik fobisine neden oluyor.

Kadınlar Toplumumuzda Şiddet Görüyor.

Günümüzde kadına artan şiddet, kadınların evlilik kurumuna olan güvenini sarsıyor. Güvendikleri biriyle, yola kaldıkları yerden devam etmek isteyen kadınlar şiddet görmekten korktukları için karşı cinse karşı bir savunma mekanizması geliştiriyor. Pek çok sebepten dolayı kendini erkekle eşit düzeyde gören kadın ondan şiddet görmeyi gururuna yediremediği için erkeklerden uzak duruyor. Bu da bilinçaltında erkeklere karşı kendilerini koruyucu bir tepki olarak ortaya çıkıyor.

Gözlemlerime göre belli bir yaşın üzerinde olan kadınlar da artık evlilikten ümitlerini kesmiş durumda. “Evde Kaldım” psikolojisine sahip kadınlar yalnız yaşamaktan sıkılarak evlilik kararı alıyor. Yalnızlıktan ve yalnız ölmekten korkan, yanına bir destek arayan kadın o psikolojiyle hareket edince hata yapıyor. Hatalarıyla da yüzleşince evlilikten uzaklaşıyor.

Peki, evlilik fobisini nasıl önleriz?

Evlilik fobisi insanın kendinin farkına varmasıyla önlenebilir. Yani öncelikle bilinçaltınızda yatan düşünceleri temizlemeniz gerekir. Yukarıda saymış olduğum nedenleri düşünüp bunların, aslında sizin evlenmemek için kendinize empoze ettiğiniz düşünceler olarak düşünün. Ve bunları bilinçaltınızdan atmak için de kendi özgüveninizi kullanın.



2 Nisan 2012 Pazartesi

Çok Şey Mi İstiyorum?

Uzun zaman olmuş buraya içimi dökmeyeli...Kendi içimde yaşadığım çatışmaları hazmedemeyince aldım bu sabah kalemi elime. 1 yıldır süren ilişkimi kendi ellerimle mahvettim.İçim acıyor sadece.Bizi bu duruma getirenin ben olduğumunda farkındayım.Ama hatalar yapıyoruz işte!Bazen telafisi olmayan hatalar.Ama öyle çok isterdim ki şuan beni aramasını, sesini duymayı...Ama olmuyor işte...Çırpındıkça daha da çok kaybediyoruz bazen.Böyle olsun istememiştim elbet.Onu kırdım fazlasıyla , kendi kırgınlıklarımı saymıyorum bile.Sadece bana tekrar sevgi dolu bakışlarıyla baksın istiyorum.Sarıp sarmalasın, her zaman yanımda olsun istiyorum.Ama maalesef bazen iş iten geçiyor.Ne siz geri döndürebiliyorsunuz onu, ne de siz kendinize dönebiliyorsunuz...