26 Şubat 2012 Pazar

Cumartesi Yalnızlığı

Yalnız kalmak acıtır bazen insanı. Hele cumartesi geceleri. Haftaiçi iş stresini, iş yoğunluğunu güzel bir haftasonu planı değiştirir bazen. Sen planlar kurarsın, hayal edersin bir hafta boyunca haftasonunu iple çekersin ama elinde koca bir yalnızlık kalır o akşam. Evde bir başına hiç izlemediğin programları, dizileri izler bir kadeh şarap içer hatta şişenin dibini görür ve akreple yelkovanı sen kovalarsın. Hatta zamanın aslında ne kadar yavaş geçtiğini bir kez daha anlarsın o gece. Peki neden yalnızsın. Seni özlemeyen bi sevgili mi yoksa arkadaş çevren mi sebeptir buna? Ya da senin kendi tercihin mi bu? Aslında bu akşam yalnız kalmak benim tercihim değildi. Bir kaç zamandır sorunlar yaşadığım erkek arkadaşımla bu gece konuşmaktı niyetim ya da biraz dertleşmek. Sonuçta büyük bi şehir ve yanınızdan akıp giden bir sürü kalabalık, o kadar yoruyor ki insanı . Dertleşecek ya da sakinleşecek bir liman arıyor insan. ben de öyle. O limanı buldum sanarken ve işte bi cumartesi akşamı koca bir yalnızlık... Ve o yalnızlık bu satırları yazdırdı bana. Koca bir yalnızlık ve bir kadeh şarap ve şarap şişesinde bir balık...

24 Şubat 2012 Cuma

Havada Aşk Kokusu Var!

Dün yine bir iş çıkışı aldım çantamı vurdum kendimi yollara. Hava o kadar güzeldi ki insan yürümeye doyamıyor bir türlü. Ilık rüzgarın yüzüme vurması, kulaklığımdan gelen hafif müzik ve insanlarda bahara yakışan bir tazelik... Beni alıp başka bir zamana götürdü dün akşam. Geçen yıl bu zamanları düşündüm. Neredeydim, ne yapıyordum? Evet, geçen yıl bu zamanlar aşık olmuştum ben. hayatımın aşkını geçen yıl bu zamanlar bulmuştum. Baharın yüzünü yavaş yavaş gösterdiği, gündüzleri içinizi ısıtan güneşin, geceleri ayaza çektiği zamanlarda aşık oldum ben. Sonra gözümde canlanıverdi her şey. Onun için giydiğim elbiseler, yaptığım makyajlar ve hatta evden çıkmadan onun en sevdiği kokuyu üzerime boca etmem ve buluşana kadar sürekli tazelemem o kokuyu. Ne tatlı heyecanlardı onlar. Onun yanına giderken nasıl da çarpmıştı kalbim o gün. O an anlamıştım ona aşık olduğumu. Evet benim aşkımı bu havalar hediye etti bana. O yüzden bir kere daha seviyorum bu mevsimi. Zaten bahara yakışmaz mı böyle aşklar?

20 Şubat 2012 Pazartesi

HATALAR YAPARIZ HAYATTA...

Bazen büyük hatalar yaparız hayatta. Belki de geri dönüşü neredeyse imkansız hatalar. En çok sevdiğinizi kaybedebileceğiniz hatalar... Onu çok kırmış çok incitmiş olabilirsiniz. Öyle ki kendi incinmenizi görmez gözünüz. Kendi kalp kırıklarınızı temizleyemez, görmezden gelirsiniz. Onun kalbi daha önemlidir çünkü. Size sevgi dolu bakmasını ve bir gülüşünü özlersiniz. Bakışlar birden düşman kesilir, kaybolur tebessümler. Bu küslüğün ne kadar süreceğini bilemezsiniz. Hatta bitip bitmeyeceğini bile. Zaman geçmez olur. çalmayan telefonlar, gelmeyen mesajlar... Günden güne kahrolursunuz. Zamanın geçmesi için yalvarır geçmediğini görünce de pişman olursunuz yaptıklarınıza. İdamı bekleyen mahkum gibi beklersiniz sadece. Araya giren zamanlarda onu biraz daha kaybettiğinizi düşünürsünüz. Dakikalar ilerlerken aranızda kapanmayacak mesafeler olduğunu düşünürsünüz. Hani derler ya ne gidebilir ne de kalabilirsiniz. Sadece beklersiniz...

17 Şubat 2012 Cuma

Metrobüs Çılgınlığı

Bir haftanın daha sonuna gelindiğinde sizi bilmem ama benim aklıma hemen metrobüs izdihamı geliyor. Evet kimileriniz hafta sonu planlarını, kimileriniz hafta
sonu temizliğini kimileriniz ise akşam buluşup vakit geçireceğiniz en değerlisini düşünüyor. Bende hafta sonu için planlarımı düşünebilirdim belki, ya da benim için önemli olan kişiyi; ama Mecidiyeköy'deki metrobüs çılgınlığını düşündükçe sırtımdan terler çıkıyor bu soğuk havada. Neticede haftanın son iş günü ve hava şartları nedeniyle toplu taşımayı kullanan bir sürü insan... Yolcuların izdihamı yetmiyormuş gibi bir de o daracık alanda fotoğraf çekmeye çalışanlarımız var içimizde. Sanki bizler bilmiyoruz o çılgınlığı. Her gün içindeyiz. Böyle yaparak metrobüse çok nadir bindiğinizi gözler önüne seriyorsunuz hatırlatayım. Bir gün biri çıkıp bunun hesabını sorabilir(!)... Mesainin bitmesine dakikalar kala sizlere iyi hafta sonları diliyorum. Bana da rahat bir yolculuk tabi...

16 Şubat 2012 Perşembe

Bir Deli Saçması



Kendimi bildim bileli günlük tutmaya merak etmişimdir. Ama maalesef bu konuda pek istikrarlı olduğum söylenemez. Her yeni defter aldığımda ilk birkaç hafta yazar sonra sıkılırdım. Öyle, sevgili günlük lafları bana göre değildi. Bir kalıba sığdıramazdım kalemimi. Bu hayatın bana yaptığı saçmalıklara haksızlık olurduJ Sonraları büyüdüm internet girdi hayatıma ve günlükte yapamadığımı burada yapmaya karar verdim. Hayatın bana oynadığı bütün saçmalıkları, gün içerisinde yaşadığım duygu bunalımlarını anlatabilecek sağlam bir liman yarattım kendime. Hem öyle defter ha birinin eline geçti ha geçecek korkusu duymadan hem de… Deşifre olmadan düşündüğüm her şeyi yazabileceğim bir liman… Bazen ağzımdan köpükler saçarak, bazen de Nirvana sakinliğiyle anlatacağım bu saçmalıkları… Benim kalemimden akıp giden bu cümleler umarım bir kaçınıza ulaşır ve hayatın bizim için özenle seçtiği saçmalıklarına birlikte gülebiliriz ;)